Geçtiğimiz hafta İstanbul Şişli’de eski eşi tarafından öldürülen Pınar Aksu cinayeti toplumda derin üzüntü ve öfke yaratırken, olayın psikolojik yönünü İstanbul Kültür Üniversitesi Psikoloji Araştırma Merkezi Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Engin Eker değerlendirdi. Eker, saplantılı bireylerin ayrılığı kabullenemediğini ve partnerine “yapıştığını” belirtti.
Eker, erkeklerin kadını birey olarak değil, kendi uzantısı gibi gördüğü durumda şiddet eğiliminin arttığını vurgulayarak, “Bu kişiler sevgiyi değil, gücü ve korkuyu ilişki aracı olarak kullanıyor. Pınar Aksu cinayeti, karşı tarafı sevgiyle değil, korku ve tahakkümle kendine bağımlı kılma çabasının trajik bir sonucudur” dedi.
'Saplantı, güvensiz bağlanmadan besleniyor'
İlişkinin bitişini kabullenememenin her zaman takıntı anlamına gelmediğini ifade eden Eker, saplantılı kişilik yapılarının genellikle güvensiz bağlanma geçmişine sahip olduğunu söyledi. “Takıntı, kişinin istemediği düşünceleri bastıramamasıdır. Ancak bu olayda failin düşünceleri, kendi benliğiyle uyum içinde. Bu da saplantı tanımına giriyor” dedi.
Saplantılı bireylerin ilişkide kendi değerlerine değil, partneri kaybetmeme fikrine odaklandığını aktaran Eker, bu kişilerin mantıksız bir şekilde ayrılığı reddettiğini belirtti.
‘Sibernetik evrende sınırlar siliniyor’
Dijital dünyanın olumsuz etkilerine de dikkat çeken Dr. Eker, günümüzde sosyal medya ve dijital platformların ayrılığı güçleştirdiğini söyledi: “Sibernetik evrende insanlar hayatlarının her detayını paylaşıyor. Bu da ayrılık sonrası karşı tarafla temasın dolaylı şekilde devam etmesine neden oluyor. Böylece ayrılık tam anlamıyla yaşanamıyor.”
Ayrıca bu ortamın merak duygusunu beslediğini, bireyleri sürekli daha fazlasını öğrenmeye yönelttiğini ifade eden Eker, “Siber dünya bireyler üzerinde adaletsiz bir etki kuruyor. Kabul edilemez arzular görünmezlik perdesiyle kolayca sergilenebiliyor, bu da içsel sınırların gelişmesini engelliyor” dedi.
‘Silahlı birine müdahale kolay değil’
Pınar Aksu cinayeti sırasında çevredekilerin olaya müdahale etmemesi üzerine yapılan yorumlara da değinen Eker, bu tür şiddet vakalarında müdahale etmenin her zaman kolay olmadığını söyledi. “Eğer ortada silah varsa ya da böyle bir ihtimal düşünülüyorsa, insanlar kendilerini korumaya odaklanır. Kalabalık olunması ve kontrol hissi varsa müdahale daha kolay olur” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de toplumun geçmişte yaşanan felaketler nedeniyle ciddi bir korku kültürü geliştirdiğini vurgulayan Eker, “Travmatik geçmişimiz, tehlike anında korunma içgüdümüzü ön plana çıkarıyor. Bu da birçok kişinin müdahale etmekten geri durmasına yol açıyor” dedi.