Altun, konuşmasında dezenformasyonun yalnızca yalan uydurmakla sınırlı olmadığını vurguladı. “Dezenformasyonun en yaygın türlerinden biri manipülasyondur, diğeri çarpıtmadır, bir diğeri ise bağlamdan koparmadır,” diyen Altun, görsel manipülasyonlardan parodi hesaplara kadar birçok yöntemle toplumun hedef alındığını söyledi.
“Algoritma diktatörlüğü” uyarısı
Yeni medya düzeninde sosyal medya ve yapay zekâ teknolojilerinin dezenformasyonu artırdığını ifade eden Altun, “Bu tehdidin adı algoritma diktatörlüğü” dedi. Sosyal medya algoritmalarının kullanıcıları yönlendiren “dijital baronlara” dönüştüğünü savunan Altun, bireylerin medyatik gerçeklik ile hakikati ayırt edebilecek eleştirel bakış açısına sahip olması gerektiğini belirtti.
“Gezi ve 15 Temmuz süreçlerinde yoğun dezenformasyon yaşandı”
Altun, Türkiye’nin son 12-13 yılda çok yoğun dezenformasyonla karşılaştığını belirterek, Gezi olayları ve 15 Temmuz darbe girişiminin bu anlamda zirve noktaları olduğunu söyledi. “Gezi döneminde Türkiye’nin maruz kaldığı dezenformasyon yoğunluğu hiçbir ülkenin maruz kalmadığı bir yoğunluktur,” diyen Altun, 15 Temmuz’un da küresel ölçekte manipüle edilmeye çalışıldığını vurguladı.
“Kaynağını sorgulamak temel sorumluluktur”
Altun, bireyleri dijital içerikleri tüketirken kaynak sorgulamaya davet etti. Yazım dili, görsel bütünlük, bağlantı adresleri gibi unsurların dikkatle analiz edilmesi gerektiğini belirten Altun, bu çerçevede İletişim Başkanlığı bünyesinde Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin yanı sıra Anadolu Ajansı’nın “Teyit Hattı” ile de etkili mücadele yürütüldüğünü söyledi.
“Türkiye'nin bağımsız duruşu hedef alınıyor”
Altun, Türkiye’nin artık bağımlı bir tüketici değil, bağımsız bir üretici aktör olduğunu ve bu duruşunun küresel çapta rahatsızlık yarattığını belirtti. “Bu nedenle dezenformasyon kampanyaları artarak devam edecek,” diyen Altun, Türkiye’nin iddialarından vazgeçmeyeceğini ve mücadeleyi sürdüreceğini kaydetti.