Erdoğan, “Eline mikrofon ve kamera alanın kendini gazeteci zannettiği bir ülkede yaşıyoruz. Bu şahıslar, sokak röportajı adı altında sokaklarda terör estirmektedir” dedi.
“Medya özgür ama sorumluluk da şart”
Türkiye’nin medya alanında 2002’ye kıyasla daha özgür, daha zengin ve serbest bir ekosisteme sahip olduğunu söyleyen Erdoğan, bu özgürlüğün zaman zaman sorumsuzluk ve kuralsızlık boyutuna ulaştığını vurguladı. “Nasıl ki her cübbe giyene hâkim demiyorsak, mikrofon taşıyan herkese de gazeteci diyemeyiz” diyen Erdoğan, provoke edici sokak röportajlarıyla halkın tahrik edildiğini savundu.
“Anadolu medyası demokrasimizin sesi”
Konuşmasında Anadolu basınına özel bir yer ayıran Erdoğan, yerel gazetecilerin zorlu koşullarda çalıştığını ve halkın nabzını tutma konusunda büyük rol üstlendiğini söyledi. “Anadolu medyasının sesi gür çıktıkça demokrasimiz de güçlenir” ifadesini kullanan Erdoğan, yerel medya kuruluşlarının desteklenmesinin önemine dikkat çekti.
“Yalan ve dezenformasyonun karşısında duracağız”
Cumhurbaşkanı, medyada sorumluluk bilincinin artması gerektiğini vurgularken, geçmişte kendisinin de medya tarafından linç girişimlerine maruz kaldığını hatırlattı. Özellikle 28 Şubat sürecine işaret eden Erdoğan, “O utanç verici günleri geride bıraktık. Artık medya üzerinden siyaset mühendisliği yapılmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
“Siyaseti hizaya sokmaya çalışan medyaya müsamaha yok”
Erdoğan, hükümete muhalif medyaya karşı hoşgörülü olduklarını ancak “toplum mühendisliğine soyunan” ve siyaset kurumunu yönlendirmeye çalışan yayın anlayışına karşı net bir duruş sergileyeceklerini belirtti. “Milleti provoke eden gazetecilere karşı hukuk ve demokrasi çerçevesinde mücadelemizi sürdüreceğiz” diyerek açıklamasını sonlandırdı.
