Çevre - İklim

Ankara Kent Konseyi iklim krizine karşı!

Ankara Kent Konseyi, Dünya İklim Günü kapsamında düzenlediği panelde, iklim kanunu ve yerel yönetimlerin sorumluluklarını tartışmaya açtı. Panelde, Ankara'nın iklim politikalarına yönelik somut öneriler ele alındı.

Ankara Kent Konseyi (AKK) Çevre ve İklim Meclisi, Dünya İklim Günü dolayısıyla önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Ankara Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı’nın iş birliğiyle düzenlenen “İklim Değişikliği ve Ankara” panelinde, başkent özelinde iklim değişikliği sorunu uzman isimler tarafından ele alındı.

Panelin açılışına mesaj gönderen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, iklim değişikliğinin çok yönlü etkilerine dikkat çekerek, Ankara’nın doğa ile uyumlu ve sürdürülebilir bir kent haline gelmesi için yürütülen çalışmalara vurgu yaptı.

Etkinliğin açılış konuşmalarını, Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, AKK İcra Kurulu Üyesi ve Çevre ve İklim Meclisi Başkanı Ömer Şan, ABB İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanı Duygu Soytürk ile Başkent Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Ayşegül Ak gerçekleştirdi.

Alanında uzman akademisyenler, yerel yöneticiler ve sivil toplum temsilcilerinin konuşmalarıyla zenginleşen panelde şu başlıklar öne çıktı:

  • Dr. Baran Bozoğlu (CHP Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı): “Nasıl bir İklim Kanunu?”

  • Av. Dr. Fevzi Özlüer (TBB): “Neoliberal Düzenlemeler ve İklim Kanunu”

  • Tekin Altuğ (İklim Derneği): “İklim Krizinin Büyükşehirlere Etkisi”

  • Prof. Dr. Osman Balaban (ODTÜ): “Türkiye’de İklim Kanunu Süreci ve Ankara’nın Rolü”

  • Mustafa Taşdemir (ABB): “Büyükşehir Belediyesi’nin İklim Değişikliği Çalışmaları”

Panelin açılışına özel bir mesaj gönderen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “İklim değişikliği artık sadece çevreyle ilgili bir sorun değil, adaletle, yaşamla ve kentlerin geleceği ile doğrudan ilgilidir. Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak bilimin ve aklın ışığında sürdürülebilir bir şehir için çalışıyor, doğaya uyumlu politikaları hayata geçiriyoruz. Bu mücadelede yalnız değiliz, bugün burada bir araya gelen her bir uzman akademisyen Ankara’nın, ülkemizin iklim mücadelesinde umut kaynağıdır” ifadelerini kullandı.

ABB İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanı Duygu Soytürk ise “Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak iklim değişikliğinin farkındayız, bununla ilgili de çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’deki ilk Yerel İklim Değişikliği Eylem Planı yapan şehirlerden biriyiz. Bu eylem planlarımızın uygulanabilmesi için siz değerli paydaşlarımızla beraber çalışmak durumundayız STK’larımız kamu ve özel sektörle beraber iş birliği içinde olmalıyız. O yüzden de siz değerli konuşmacılarınızın çok saygıdeğer katılımcılara farklı bir bakış açısı getireceğinize inanıyorum” diye konuştu.

AKK Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, ABB’nin AKK Çevre ve İklim Meclisi tavsiye kararıyla İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı’nı kurduğunu ifade ederek, “Büyükşehir Belediyesi’nde afetlerle ilgili diğer Büyükşehir Belediyelerinde olmayan kurumsal yapılar oluştu, bu konuda Ankara hak ettiği yöne doğru yürüyor. Ankara, Anadolu’da hayata dair her konuda fikri ve kanun olan bir kenttir. Burada Gök Kubbenin altında konuşulan hiçbir cümle köy kahvesinde dedikodu değildir. Çevre ve İklim Meclis Başkanı’mızın çok güzel bir sözünü duymuştum, ‘İklim değişikliğini hisseden ilk kuşağız biz’ diye iklim değişikliğinin çevreye, doğaya etkilerini hisseden ilk kuşağız ama daha ilginç bir durum var önlem alabilecek son kuşak da biziz. O kadar dar bir alana sıkıştık biz, sorumsuzluğun konforunu yaşayamayız” dedi ve sözlerine devam etti.

Gelecek yüzyıllarda iklim göçü ve su krizi yaşanmasının öngörüldüğünün altını çizen AKK Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, “İnsanların gelecek yüzyılda savaşlarla değil de çevresel etkilerle göç edeceğini, 200 milyondan fazla iklim göçü olacağını öngörüyor konunun uzmanları. Bu göçlerle beraber dünyanın ne durumda olacağını hepiniz tahmin edebiliyorsunuzdur. Ve belki de gelecek yüzyıllarda teknolojik güç olmayacak, suyu olan racon kesecek, suyu olan kural koyacak. Su gündemimize girip eylem oluşturulmadığı sürece biz sadece konuşmuş olacağız. Kış mevsimi artık kış değil, yaz mevsimi yaz olmaktan çıktı. Dağımızı, taşımızı yok ederek gelecek kuşakların nefesini sattık, adına da ticaret dedik. Bir imza değişikliği ile beraber kentleri beton tarlalarına, apartman tarlalarına çevirdik, tarım arazilerini hep beraber yok ederek o günü kurtardık ama miras bırakacağımız gelecek kuşakların nefesini ve gıdasını sattık. Felaketimizi birbirimizin gözüne sokmadıkça çözümün imkansızlığına inanıyorum ben. Ya birlikte şimdi doğayı ve çevreyi koruyacağız ya hep birlikte yok olacağız” ifadelerine yer verdi.

AKK Çevre ve İklim Meclisi Başkanı Ömer Şan, AKK Çevre ve İklim Meclisi ile beraber Derelerin Kardeşliği Platformu’nda da çevre- iklim adına önemli çalışmalar yaptıklarını kaydederek, “Dünyamızın başına gelen en kötü ve hepimizi ilgilendiren, kimsenin de bana ne diyemeyeceği en önemli sorunlardan bir tanesi iklim değişikliği. Kimine göre bazı senaryolar üretiliyor, kimine göre farklı daha ileriye gitmiş olan çalışmalar yapılıyor. 20 yıl önce derelerimizle oynamayın, su varlıklarımıza dokunmayın, doğal yaşam alanlarınızı katletmeyin, geri dönüşümü olmayan zararlar vermeyin diye çalışmalar yaptık. Bunlara proje diyorlardı. Biz baktığımız zaman bu projelere, geri dönüşümü olmayan zararlar veriyorsa, biz bunlara proje diyemiyoruz. O, 20 yıl önce verilen mücadelenin dinlenmemesi sonucu böyle bir iklim değişikliğine ve iklimin değişmesine neden oldu. Bırakın sularımızı çalmayı, artık yağmur hırsızlığı başladı. Milyonlarca yıldır aynı su döngüsü devam ederken 1 gram dahi eksilmiyor buharlaşan su, yağan su aynı sistemde devam ediyor. Bir kısmı buharlaşırken uzaya karışıyor ama yağan yağmurda 1 gram eksilme yok. Fakat ne oldu biliyor musunuz? Son zamanlarda çöllere yağmur yağdı, hiç kar yağmayan yere kar yağdı. Ankara’da 16 tane akmayan dere var. Bu 16 tane akmayan derenin üzerinde HES projeleri geliştirildi bir dönem. Milyonlarca yıldır bu sular geçmiş oldukları bölgelere hayat veriyorlar. Dolayısı ile bu yaşam döngüsünü yok etmek, bu sonuçlara neden olan insanların bitmek tükenmek bilmeyen tüketim çılgınlığıdır. Dolayısıyla bunu önlemek için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Ankara Kent Konseyi; ortak akılda buluşmanın, bu kentin geleceğine, ülkemizin geleceğine kalıcı ve sürdürülebilir eselerler bırakmanın peşindedir” dedi.