TÜSEB Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan, cihazın geliştirilme sürecine ilişkin yaptığı açıklamada, ASELSAN mühendislerinin yaklaşık iki hafta boyunca Bilkent Şehir Hastanesi’nde kamp kurduğunu ve kalp damar cerrahisi laboratuvarında testlerin birlikte yürütüldüğünü aktardı. Kervan, “Bu cihazın, yüzde 90’ın üzerinde yerlilik oranıyla tüm aşamaları Türk mühendislerince tasarlandı. 2026’nın başında klinik çalışmaları tamamlamayı hedefliyoruz” dedi.
Uluslararası pazara da açılması bekleniyor
Dünyada kalp akciğer makinesi üretimi yalnızca birkaç firmanın elindeyken, Türkiye’nin bu alana yerli katkı sağlaması stratejik önem taşıyor. Prof. Dr. Kervan, “Standartları yüksek bir cihaz geliştirildi. Uluslararası pazarda da yerini alacağına inanıyoruz” diye konuştu. Türkiye’de her yıl yaklaşık 85 bin açık kalp ameliyatı yapıldığını belirten Kervan, bu cihazın yurt içi ihtiyacı karşılamasının yanı sıra ihracat potansiyeli taşıdığına da dikkat çekti.
Kritik teknolojiler birer birer yerlileşiyor
TÜSEB’in yalnızca kalp akciğer makinesiyle sınırlı kalmadığını belirten Kervan, glikoz izleme cihazının da tamamlandığını ve sonbaharda toplumda kullanılmaya başlanacağını açıkladı. Gelecekte tamamen yerli ultrason ve hemodiyaliz cihazlarının da geliştirileceğini duyuran Kervan, bu ürünlerin dışa bağımlılığı azaltmada etkili olacağını vurguladı.
"Yerli üretimle paramız içeride kalacak"
Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi Prof. Dr. Levent Öztürk ise yerli tıbbi cihaz üretiminin hem ekonomik hem stratejik açıdan önemine değindi. “Pandemi sürecinde yaşadığımız ventilatör krizi yerli üretimin ne kadar hayati olduğunu gösterdi” diyen Öztürk, yerli cihazların üretiminin artmasıyla birlikte Türkiye'nin dışa bağımlılığının azalacağını söyledi.
Prof. Dr. Öztürk ayrıca, Bilkent Şehir Hastanesi'nin sadece bir sağlık tesisi değil, aynı zamanda bir araştırma ve eğitim merkezi olduğunun altını çizdi. Öztürk, "Bu projelerde üzerimize düşen tüm sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.