Yaz aylarında sık görülen ‘Molluscum contagiosum’ enfeksiyonuna dikkat çeken Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. E. Manolya Kara, “Enfeksiyon her mevsim görülmekle birlikte özellikle yaz aylarında bulaşma yollarının artması nedeniyle vaka sayısında belirgin artış yaşanabiliyor. Bu nedenle özellikle yazın hijyen kurallarına daha fazla dikkat edilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Molluscum contagiosum; ciltte inci benzeri, parlak şişliklere neden olan, çiçek virüsü ailesinden (Poxviridae) gelen viral bir enfeksiyondur. Özellikle çocuklarda yaygın görülen bu hastalık hakkında Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri’nden Doç. Dr. Kara önemli bilgiler paylaştı.
Çocuklar risk grubunda
Hastalığın, ağrısız ancak bazen kaşıntılı olabilen ve merkezinde çukurluk bulunan küçük kabarıklıklarla kendini gösterdiğini belirten Doç. Dr. Kara, en çok 1–10 yaş arası çocuklarda görüldüğünü ve bağışıklık sistemi zayıf bireylerde daha yaygın olduğunu söyledi.
“ABD’de dermatolojik vakaların yaklaşık yüzde 1’i molluscum contagiosum ile ilişkili” diyen Kara, çocuklar arasında görülme sıklığının yüzde 5–12 olduğunu ifade etti. Kara, son yıllarda özellikle ABD ve İngiltere gibi ülkelerde vaka sayılarındaki artışın nedenlerini ise şöyle sıraladı: “Bağışıklık sistemi baskılı bireylerin artışı, çocukların toplu ortamlarda daha sık bulunması, ortak eşya kullanımı ve hastalığın farkındalığının artması olarak sayılabilir.”
Bulaşma yolları ve riskli alanlar
Hastalığın en yaygın bulaşma şeklinin doğrudan fiziksel temas olduğunu vurgulayan Kara, “Virüsü taşıyan giysi, havlu, yatak örtüsü, oyuncak, spor ekipmanı gibi eşyaların paylaşılmasıyla da bulaşabilir. Lezyonlar kaşındığında ya da kazındığında, ellerden diğer vücut bölgelerine yayılabilir. Yetişkinlerde genital bölgede görülen molluscum, cinsel temasla bulaşabilmektedir. Özellikle çocuklarda havuz, duş, spor salonu gibi ortak ıslak zeminli ortamlarda da bulaşma riski vardır” bilgisini paylaştı.
Çocuklarda bu enfeksiyonun daha yaygın görülmesinin, hem bağışıklık sistemlerinin tam gelişmemiş olması hem de oyuncak paylaşımı, yakın temas ve ortak alan kullanımı gibi sosyal alışkanlıklardan kaynaklandığını belirtti.
Tanı ve tedavi süreci
Doç. Dr. Kara, “Molluscum, küçük, parlak, 2–5 mm çapında, künt kubbe gibi, merkezinde çukurluk bulunan kabarıklıklar şeklindedir. Rengi bazen ten renginde, ya da pembe olabilir. Genelde ağrısızdır; kaşıntı veya hafif kızarıklık olabilir. Çocuklarda sıklıkla yüz, gövde, kol–bacak, koltuk altında, yetişkinlerde genital bölgede de görülebilir. Bu nedenle vakit kaybetmeden hekime başvurmak gerekir” uyarısında bulundu.
Çoğu zaman klinik görünümle tanı konulabildiğini söyleyen Kara, lezyonların çoğu zaman 6–12 ay içinde kendiliğinden gerilediğini ancak bazı durumlarda bu sürecin 1–2 yılı bulabileceğini kaydetti. Estetik kaygılar, yayılım riski ya da ikincil enfeksiyonlar gibi durumlarda tedavinin gerekli olduğunu ve bu tedaviler arasında topikal uygulamalar, lazer, küretaj veya kriyoterapinin yer aldığını ifade etti.
Hijyen kuralları en etkili koruma yöntemi
“Çocukların okula devamı mümkündür; ancak hijyen kurallarına dikkat edilmesi ve temasın azaltılması gerektiği unutulmamalıdır” diyen Doç. Dr. Kara, enfeksiyondan korunmak için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
“Su geçirmez bandaj veya uygun kıyafetle lezyonları mümkün olduğunca kapalı tutmak, düzenli ve özenli el yıkamak. Kaşımayı engellemek, tırnakları kısa tutmak ve lezyonların bulunduğu bölgeleri çizmemek. Ortak kullanılan havuz, banyo veya spor ekipmanı gibi alanlarda kişisel eşyaların ayrı tutulması. Bandajların her kullanımda değiştirilmesi. Oyuncak, havlu ve benzeri ürünlerin paylaşılmaması. Çocuklarda hijyen kurallarına uymak şartıyla okula veya kreşe devam edilebilir.”
Ebeveynlere öneriler
Doç. Dr. Kara, ebeveynlere de önemli uyarılarda bulunarak, çocuklarının cildinde şüpheli kabarcıklar fark ettiklerinde sağlık kuruluşuna başvurmaları gerektiğini belirtti. Ayrıca, “Lezyonların kapatılması, hijyen kurallarının çocuklara uygun bir dille anlatılması, eşyaların sık yıkanması ve paylaşılmaması gibi önlemler enfeksiyonun yayılmasını büyük ölçüde önleyecektir. Sınıf ortamında da eşyaların paylaşılmaması gerektiği mutlaka öğretilmeli” dedi.