Türkiye

Yavuz Ağıralioğlu'ndan 'sizi uyarıyorum' çıkışı ve Terörsüz Türkiye için referandum ısrarı

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, 'Terörsüz Türkiye' için referandum çağrısını yinelerken, hükümete 'sizi uyarıyorum' çıkışında bulunarak: "O konuştuğunuz insanlar insan değiller! Bunlar insan kasabı. Vah devletimiz vah! PKK, Türk milletinin dengi değildir" dedi.

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalar yaptı. Anadolu’da Türklerin binlerce yıldır süren mücadelesine dikkati çeken Ağıralioğlu, herkesin terörsüz bir Türkiye isteyeceğinin altını çizerek, sürecin bir referandum gerektirdiğini yineledi. “Türk milletinin onayı lazımdır buna” çıkışını yapan Ağıralioğlu, tarihe not düştüğü basın toplantısında, “Dün PKK’ya kızarak siyaset yapıyordunuz bugün PKK’yı yanınıza çekip milliyetçilere kızarak siyaset yapmaya karar verdiniz. O yüzden sizin dostluğunuzdan, düşmanlığınızdan, siyasi kurgunuzdan, vizyonunuzdan; yarın hissemize ne düşecek diye endişe etmekteyiz. Vah devletimiz vah! PKK, Türk milletinin dengi değildir” yorumunda bulundu. Ağıralioğlu, özetle şu mesajları verdi:

Mansur Yavaş’ın destek açıklamasına teşekkür etti

“Detaylarını milletinize söyleyeceğiniz referandum teklif ediyoruz. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş, sağ olsun o da bu çaplı büyük bir paradigma değişikliği bu kadar büyük sonuçları olan ve toplumsal mutabakat gerektiren hususlarda bir millet onayının mecburiyet olduğunu ihsas ettirecek bir açıklama yapmıştır; referandum açıklaması... Biz de aynı hassasiyet üzerindeyiz. Millet onayı lazımdır buna, anaların babaların onayı lazımdır buna, evlatlarının onayı lazımdı, Türk milletinin onayı lazımdır. Çünkü siz geçen seçimi bunun tam tersini söyleyerek kazandınız. Şu anda siyasi meşrutiyetinizin bir ayağı kırıktır. Yani siz bu yaptıklarınızın tam tersini yapmak için seçildiniz; PKK’nın canını okumak için seçilniz. PKK’yla müzakere edilmesini engellemek için seçildınız. PKK’yla masaya oturup devletin makamlarını pazarlık konusu yapabileceğine dair endişeleriniz vardı, o endişeleri itham ettiniz. Dediniz ki bunlar bunu yapacaklar biz buna müsaade etmeyeceğiz. Bu hassasiyetle seçildiniz. Şimdi hassasiyetlerinizin tam tersini davranıyorsunuz. Millet onayı lazımdır. Meşrutiyetinizi kaybettiniz bu yetki meşruiyeti kaybıdır.

Bunlar insan değil; insan kasabı!

Bizi de ikna etmeye çalışır mısınız? Kaygılarımızı gidermeye çalışır mısınız? Endişeleriniz yersiz bunları şu yüzden yapıyoruz bu endişelerinizi şu şu gerekçeyle biz aslında savuşturacağız der misiniz bize? Efendim Suriye’de bir oldu bittiye razı olmayacağız. Bizi PYD silahları devrederek tehdit edemeyecek. Amerika'yla biz o işi bitirdik der misiniz bize mesela? İsrail, Suriye’de etkisini kaybetti Amerika’nın nüfusu yok PYD’nin elindeki silahların hepsini de biz alacağız bize taahhüt ettiler falan der misiniz? Pjak devam etmiyor, Irak’taki yapılanmayı çözdük diyor musunuz? Bizi ikna edin lütfen! Endişelerimiz var; devletimiz için milletimiz için endişelerimiz var. KJK’yı dağıttı biz onu konuştuk hallettik deyin mesela. O konuştuğunuz insanlar insan değiller! O konuştuklarınız haber bekledikleriniz kongre toplasın silahlarını versinler diye milletinize müjdeli haber beklettikleriniz insan değiller; bunlar insan kasabı. Bunlar değil bizim evlatlarımızı kendi halklarından öldürdüklerinin hesabını veremezler. Dağlarda bu alçaklar binlerce Kürt öldürdü. Bu kurmay kademesi, komuta kademesi diye ismi zikredilen alçaklar, yok ajandı, sızmaydı falan diye dağlara götürüp Kürtleri infaz ettiler, binlerce Kürtü..”

Ağıralioğlu ayrıca, “PKK, Türk milletinin dengi değildir. Bizi kaygılandıran şeylerin başında sizin ferasetsizliğiniz geliyor. Biz sizin deneme tahtanız değiliz. PKK’dan tebessüm esirgemiyorsunuz. Öcalan’a kurucu önder diye teşekkür ediyorsunuz. Dün PKK’ya kızarak siyaset yapıyordunuz. Bugün PKK'yı yanınıza çekerek, milliyetçilere kızarak siyaset yapmaya karar verdiniz. Devlet ricaline bak. Vah devletimiz bizim vah! Siz herhalde milletinizin ödediği bedeli unuttunuz. Yenikapı Meydanı'nda kalabalıklar topluyorsunuz. Bir de şehitlerinizi toplayın. Koyun tabutlarını. Şehitleriniz toplansın, şehitler kongresi toplansın. Bir iş yapıyorlar, yapılan işten hissemize düşenlere bakıyor musunuz? Şimdi bizim arkadaşlarımız, bir nezaketli oldular, PKK onlar kadar hassasiyet göstermiyor. Bu sessizlik, onay sessizliği değil!” ifadesini kullandı.

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, partisin genel merkezinde düzenlediği tarihi basın toplantısında şunları söyledi:

“Terörsüz Türkiye; bu takdimle sunulan hiçbir hedef Türk milletinin sırtını dönebileceği bir takdim değildir. Terörsüz Türkiye, teröre bu kadar evlat vermiş, bu kadar can vermiş, bu kadar ağır bedel ödemiş bir milletin, kendi evlatlarını katletmiş cinayet şebekesine, evlatlarının tabutundan haykırabilmiş, seslenebilmiş, evladım silahlarınızı bırakın, analarınızın, babalarınızın yanına dönün diyebilen bir milletin elbette terörsüz Türkiye diye bir hassasiyeti vardır. Bu hassasiyet herkesin ortak sükunetidir. Kimse ‘terörlü Türkiye olsun’ demez. Kimse kan aksın demez.

PKK TÜRK MİLLETİNİN DENGİ DEĞİL

Millet şöyle izlemeye başladı olanı biteni. Bugünkü kadronun bu söylediklerinin tam tersini çok daha büyük ve baskın iddialarla söyledikleri cümleler düşüyor önümüze; Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Sayın Devlet Bahçeli’nin, bu DEM heyetinin eski cümleleri düşüyor. Biz hangi sicille, hassasiyetle konuştuğumuzu biliriz. PKK Türk milletinin dengi değildir. HDP, Türk milletinin mütekabili değildir. Biz PKK'dan HDP'den korkuyor değiliz. Endişe ettiğimiz şey, 40 yıldır bu adamlara silah vererek bölgeye yerleşme hesapları yapan azgınlığın ve bu kadar acının üstüne sanki Kürtlerin meşru temsilcisiymiş haline dönüştürülen bu siyasi bölücülüğün de yakın gelecekte, bugün olanları şaşkınlıkla izlediğimiz milletimiz 90'larda bunları makale olarak okuyordu.

FERASETSİZLİĞİNİZDEN KAYGILANIYORUZ

Endişemize sebep olan şeylerin başında, hükümet bu dediğimi duysun; sizin siyasi siciliniz var. Siz kitabımızda bizim böyle şeyler yoktur diye konuştuğunuz için, daha önce bu yaptıklarınızın aynısını, tam tersini yaparak savunduğunuz için, geçen seçimi bu söylediklerinize, sevdiklerinize söverek kazandığınız için şimdi bu yaptığınızdan ne zaman dönüşeceksiniz diye bir endişe var. Bizi kaygılandıran şeylerin başında sizin ferasetsizliğiniz geliyor. Biz sizin deneme tahtanız değiliz. 10- 20 yıllık planlar yapabilecek bir siyasi siciliniz olsaydı milletiniz size itimat ederdi. Dediklerinin tersini söyleyebilmiş bir kadronun bugün söylediklerinin tersini ne zaman söyleyeceğine dair bir endişe duymayalım mı biz?

PKK’DAN TEBESSÜMÜ ESİRGEMİYORSUNUZ!

PKK'dan tebessüm, nezaket esirgemiyorsunuz, görüyorum. Kongre toplansın Öcalan'a kurucu önder diye teşekkür ediyorsunuz. Biz vatanımıza, milletimize, dinimize, devletimize adanmış bir ömür yaşadık. Hissemize kaygı düştü. Acaba bunlara güvenmeyebilir miyiz? PKK'nın sözüne acaba ihtiyatlı bakabilir miyiz dedik diye bize de kandan besleniyor diye nutuk atıyorsunuz. Bu üslupsuzluğunuza bakınca şöyle endişeleniyoruz. Dün PKK'ya kızarak siyaset yapıyordunuz. Bugün PKK'yı yanınıza çekerek, milliyetçilere kızarak siyaset yapmaya karar verdiniz. O yüzden sizin dostluğunuzdan, düşmanlığınızdan, siyasi kurgunuzdan, vizyonunuzdan yarın hissemize ne düşecek diye endişe etmekteyiz. Hiç değilse şu kadarını talep ederim de siz de utanın mesela. Barış için, demokrasi için bir şey diyorsunuz, terörsüz Türkiye için. PKK'dan esirgemediğiniz tebessümü, bölücülerden esirgemediğiniz nezaketi, milleti ve devleti için endişelenen kardeşlerinizden esirgemezseniz çok memnun olacağız. Bizi de ikna etmeye çalışır mısınız? Kaygılarımızı gidermeye çalışır mısınız? Suriye'de bir oldu bitti diye razı olmayacağız. Bizi orada PYD'ye silahları devrederek tehdit edemeyecekler. Amerika'yla biz o işi bitirdik der misiniz? KCK devam etmiyor, Irak'taki yapılanmayı çözdük diyor musunuz? Bizi ikna edin. Devletimiz için, milletimiz için endişelerimiz var.

DAĞLARDA ÖLDÜRDÜKLERİ KÜRTLERİN HESABINI VERSİNLER!

Bu konuştuklarınız, haber bekledikleriniz, kongre toplasın, haberlerini versinler diye milletinize müjdeli haber beklettikleriniz insan değiller. Bunlar insan kasapları. Dağlarda binlerce Kürt öldürdü bu alçaklar. DEM’in vicdanlı olduğunu söylediğiniz adamlar bilir bunları. Bu konuştuklarınız, milli şuur olsun diye kendi halklarını öldürmeyi strateji haline getirmiş alçaklar topluluğudur. Bizim evlatlarımıza sıra gelene kadar kendileri dağlara götürüp öldürdükleri, tecavüz ettikleri, ırzını iffetini çiğnedikleri Kürtlerin hesabını versin alçaklar.

ŞEHİTLER KONGRESİ TOPLANSIN, KOYUN TABUTLARI!

Koca Türk milletini, bin yıldır bu topraklarda durmuş Türk milletini bir cinayet şebekesinden gelecek habere nişanladınız. Müjdeli haber bekleyin. Ne müjdeli haberi bekleyeceğiz biz? Müjdeli haber dediğiniz nedir? Devlet ricaline bak. Vah devletimiz bizim vah! Cumhurbaşkanlığı makamından, devletin en üst makamlarından bugün geliyor müjdeli haber. Vah! Siz herhalde milletinizin ödediği bedeli unuttunuz. Yenikapı Meydanı'nda kalabalıklar topluyorsunuz. Bir de şehitlerinizi toplayın. Koyun tabutlarını. Şehitleriniz toplansın, şehitler kongresi toplansın. Bakalım ne diyor şehitleriniz. Gaziler kongresi toplansın. Şehit analar kongresi toplansın. Yavrularını yetim büyütmüş analar kongresi toplansın. Babasız büyümüş kız çocukları kongresi toplansın. Haysiyet kongresi toplansın mesela. Ciddiyet kongresi toplansın, asalet kongresi toplansın, devlet adamlığı kongresi toplansın.

PKK ONLAR KADAR HASSASİYET GÖSTERMİYOR

Görüyor musunuz? Bir iş yapıyorlar, yapılan işten hissemize düşenlere bakıyor musunuz siz? Şimdi görünüyor ki bir metin yayınlandı. Yayınlanan metin, istihbaratın, devletin aklının da gözetiminden geçtiğine göre bu metin razı olunmuş bir metin. Anlaşılan odur böyle kafasına göre yazıp açıklamadıklarına göre bu metin kurucu önder diye teşekkür ettikleri İmralı'ya gitti bu. Şimdi İmralı canisi demek problem, tehlikeli. Çok hassaslar, kibarlar. Şimdi bizim arkadaşlarımız, bir nezaketli oldular, bir hassasiyet yaşıyorlar. Yani PKK onlar kadar hassasiyet göstermiyor. Mayıs şehitleri diyor mesela. Anma etkinlikleri var. Zannedersiniz ki bunlar Tapduk Emre'nin dervişleri. Barışı onlara hediye etmişler. Barışı hediye ettikleri adamlar da bizim evlatlarımızın katilleri. Onları anacaklarmış. İtiraz edince de bize diyorlar ki siz kandan besleniyorsunuz. Evlatlarımızı öldürenlere merasim tertip diyorlar. Devletimiz şöyle karar vermiş. Bunlar böyle bize biraz racon kessinler. Çünkü metnin içeriğinde şu var; diz çöktürdük, yendik. Metnin içeriğinde okuyunca alıyorsunuz. Yani bu PKK'lı itler şehitse bizimkiler ne o zaman? Biz cihatta mıyız yani?

BU SESSİZLİK, ONAY SESSİZLİĞİ DEĞİL!

Sürecin aleyhine açıklama yapanlara, kaygısı olanlara, diyor ki ya işiniz gücünüz bu terörist Türkiye'yi baltalamak. Görüyor musunuz nasıl? Şimdi bu dedikleri lafların tam tersini Tayyip Bey altı ay önce bakın var. Hükümetin bütün kurmaylarında var. AK Parti'nin bütün kurmaylarında, MHP'nin bütün kurmaylarında var bu lafların tam tersi. Peki sizin bu söylediklerinizin tam tersini 1 sene sonra söylemeyeceğinizin garantisi ne? Sizden o yüzden endişe ediyor milletiniz. Onay zannediyorsunuz. Bu sessizlik, onay sessizliği değil. Bu kadarını nasıl yapabildiğinize, bunu yapmanıza sebep olan şeyin ne olduğuna hala akıl getiremediler. Diyorlar ki bu kadar da değildir, 23 yıldır devlet yönetiyorlar. Mutlaka bizim bilmediğimiz bir şey vardır diye içlerinde bir şey büyütüyor milletiniz. Normalde bunu başkası yapsa, başkası dese, o diyene Türkiye'de gezme, nefes alma, yaşama imkânı vermezdi bu millet. Siz söyleyince ne oluyor? Bir hikmeti oluyor. Millet şuna hamd ediyor. Bu kadarını yaptıklarına göre, yani Öcalan'a kurucu önder deyip teşekkür ettiklerine göre, şehitlerden esirgenmiş merasimi bunlara yaptıklarına göre, milletiniz buna bir anlam vermeye çalışıyor. Diyorlar ki bu Devlet Bey böyle yaptığına göre ney bunu mecbur etmiş olabilir? Onu açıklayın milletinize. Tayyip Bey 2013'te yaptı, Devlet Bey o zaman çok galiz laflarla itiraz ediyordu. Devlet Bey şimdi o galiz lafları etmekten vazgeçmiş, hatta Tayyip Bey'in de önünü almış, mevzuyu galiba Sayın Cumhurbaşkanı sonradan öğrendi, sürecimi öyle yönetmeye karar vermiş.

REFERANDUM TEKLİF EDİYORUZ

Şimdi siz bir süreç yönetiyorsunuz, bir paradigma değiştiriyorsunuz. Detaylarını milletinize söyleyeceğiniz referandum teklif ediyoruz. Mansur Bey, sağ olsun, o da bu kadar büyük sonuçlar olan ve toplumsal mutabakat gerektiren hususlarda bir millet onayının mecburiyet olduğunu ihsas ettirecek bir açıklama yapmış, referandum açıklaması. Biz de aynı hassasiyetlerindeyiz. Millet onayı lazımdır buna. Anaların, babaların onayı lazımdır buna. Evlatların onayı lazımdır. Türk milletinin onayı lazımdır. Çünkü siz geçen seçimi bunun tam tersini söyleyerek kazandınız. Şu anda siyasi meşruiyetinizin bir ayağı kırıktır. Siz bu yaptıklarınızın tam tersini yapmak için seçildiniz. PKK'nın canını okumak için, PKK ile müzakere edilmesini engellemek için seçildiniz. Şimdi hassasiyetlerinizin tam tersini davranıyorsunuz, öyle bir şey yapıyorsunuz. Millet olayı lazımdır. Meşruiyetinizi kaybettiniz. Bu yetki meşruiyeti kaybıdır. Dolayısıyla bunun millet olayına ihtiyacı vardır. Referandum talep ediyoruz. Bunu milletinize götüreceksiniz. Terörsüz Türkiye gibi bir giyotin var milletin endişelerinin üstünde. O giyotini de koymuşsunuz milletin üstüne, konuşana diyorsunuz ki; ‘sen terörden besleniyorsun.’ Terörden beslenmiyoruz. Terör bitsin istiyoruz. Ödediğimiz bedel bitsin. Bu milletin evlatları ölmesin istiyoruz. İsabet ettirdiğiniz, çözdüğünüz, nice zamandır başardığınız bir tane işiniz yok sizin. Geçen dönem Kemal Kılıçdaroğlu'nu itham ettiğiniz şeylerin pek alasını yapıyorsunuz, mahcubiyet de duymuyorsunuz. Özür de dilemiyorsunuz. Yani özür dileseniz, arada da gerekçeleri anlatsanız, onu da anlayacağız. Onu da demiyorsunuz. Milletinize saygınız olsun. Bu yüzden referandum talebimizi tekrarlayacağız.

DEM OLDU BARIŞ HAVARİSİ, BİZ OLDUK KANDAN BESLENEN!

Sizin oldu bittiye getirerek iş yapma heveslerinizin bedelini daha önce denediğiniz çözüm sürecinde çok ağır ödedik. 1212 evladı şehit oldu. Gün aşırı evlatlarımız şehit oluyor. En büyük acı kimin hissesine düşüyor biliyor musunuz? Bir hafta önce evlatlarınız öldü. Evladını bir günle kaybetmiş. Ne diyeceksiniz onlara? Rızalarını almayacak mısınız? Kalplerini onarmayacak mısınız? Onlardan af dilemeyecek misiniz, özür dilemeyecek misiniz? Utanmayacak mısınız? Şimdi DEM oldu barış havarisi, CHP oldu terörist, biz olduk kandan beslenen. Ya siz nasıl duramıyorsunuz? İlla karşınızda hakaret edecek, itham edecek, parmak sallayacak illa birileri mi olacak yani? Rahat edemiyor musunuz? Niçin bir işinizi düzgün yapamıyorsunuz? Yani bir işin sürecini niçin düzgün organize edemiyorsunuz? Bir işi organize ederken niçin söveceğiniz birilerini karşınıza geçsin diye arıyorsunuz? Niçin birilerine sövünce rahatlıyorsunuz siz? İnsan biraz utanır. DEM’le sarılıp, PKK'yla oturup, Öcalan'la hayırlaşıp, sonra endişesi olanlara hakaret etme hevesi nedir? Bu kalple memleket taşıyamazsınız, taşıyamayacaksınız. Bu gevşeklikle, devlet ciddiyetsizliğiyle devletin sorunlarını çözemeyeceksiniz. Endişemiz budur.

ERUH BASKININDA BİR AVUÇ APOCUYDUNUZ!

Kendisine devlet vaat edilerek ayartılmamış hiç kimse kalmadı Ortadoğu'da. PKK'nın karar diye açıkladığı metnin içinde meselenin uluslararasılaştırılması var. Birçok devlet kurduk. Devletlerimizi kendi kanımızla, canımızla kurduk. Ortadoğu'da kendisine devlet kurdurulmuş, sonra ırzı iffeti çiğnenmiş, vatanları soyulmuş bir sürü örnek var. Onları dinleyin. Şimdi size verilen silahlara itimat edip, Amerika'nın size verdiği destekten şımarıp, Türk Devleti ile baş edeceğinizi zannediyorsunuz. Saddam’a verilen silahlar, size verilen silahların bin katıydı. Saddam’a dizilen övgüler, size dizilen övgülerin 10 bin katıydı. Ne oldu gördünüz mü? Çünkü bu uluslararası şebeke, insanlığın üstünde tepinmeyi hak görüp hiç kendi adamlarından kimseyi kaybetmiyor. Hep ayarttıkları, kandırdıkları bizim kendi insanlarımızı birbirimize düşman ediyor. Bizim çocuklarımızdı bunlar. Siz 15 Ağustos 1984 Eruh baskınında bir avuç apocuydunuz.

PKK DÜŞMANIMIZ, KÜRTLER KARDEŞİMİZ

Çok devletler kuruldu Ortadoğu'da. Kendisine devlet vaadiyle ayartılmış çok adamlara silah imkân verildi, petrol kuyuları, paralar verildi, uluslararası muhataplıklar ihsas ettirildi, hepsi yapıldı. Sonra işlerine gelince silahların bedeli petrollerden alındı, sonra ırz iffet çiğnendi. Hepsi gözümüzün önünde oldu. Kendinize gelin. Şuna karar vereceğiz: Biz bu azgınlığı bozarız. Biz bu bölgedeki hesapları bozarız. Biz bu İsrail'in bölgeye yerleşme hesaplarını bozarız. Milletimizden asla vazgeçmeyiz diyorsanız bu bölücülüğe sessiz kalmayacaksınız. Biz 40 yıldır teröre kurban veriyoruz. Bir gün Kürt’te senin yüzünden oldu demedik. Allah'a hamdolsun hiçbir zaman kalbimize böyle bir leke düşürmedik. PKK bizim düşmanımız, Kürtler bizim kardeşimiz.

DIŞ KÜRTLER MESULİYETİ

Dış Türkler diye bir hassasiyetimiz vardı bizim. Dış Kürtler diye bir mesuliyetimiz olduğunu unuttuğumuz için başımıza bunlar geldi. Bizim dış Türkler hassasiyetimiz kadar dış Kürtler mesuliyetimiz olmalıydı. İhmal ettik. Devlet ihmal etti. Strateji kuruluşlarımızı ihmal etti. İstihbarat ihmal etti. Yeteri kadar özen gösteremedik. Bizim ihmalimizden doğan boşluğu İngilizler, Amerikalılar, İsrailler doldurdular. Burası bilek güreşi, Ortadoğu öyledir. Dünyanın en pahalı coğrafyasıdır. Biz daha iyi bir Türkiye için mücadele edeceğiz.

HAKEM MİLLET; BEDELİ ÖDEYENE SORACAKSINIZ

Biz haklı çıkmak isteyen taraf değiliz. Allah bizi kaygılarımızdan mahcup etsin. Bizim hissemize kaygılarımızdan mahcup olmak düşsün. Yersiz kaygılanmak düşsün. Boşuna endişelenmişiz. Allah'a hamdolsun bir şey olmadı demek düşsün. Hükümetin hissesine şunlar düşsün: Gördünüz mü? Hiçbir şey olmadı. Gördünüz mü sadece Türkiye'de silah bırakmadı her tarafta bıraktı. Gördünüz mü memleketin güçlü yarınları için PKK, PYD, YPG hepsi tasfiye oldu. Gördünüz mü KCK diye bir şey kalmadı. Gördünüz mü beraberliğimiz kuvvetlendi. Demek hükümete düşsün. Endişemiz sizin siyasi sicilinizden. Biz 23 yıllık sicilinizde hep kaygılarımızdan, hissemize düşenden daha fazlasını bulduk. O yüzden, şimdi size üfürüyoruz. Sütten ağzımızı yaktınız çünkü, siciliniz bozuk. Çünkü ciddiyetle iş yapabilme maharetinizi uzun zaman önce kaybettiniz. Bilenleri dinleyemiyorsunuz. Anaları babaları feryadını dinlemiyorsunuz. Şehidi, şühedayı rencide ettiğinizin farkında değilsiniz. Bu süreci ancak bu kadar berbat idare edebilirsiniz. Yemek vererek hallediyorsunuz mevzuyu. Şehit analarına yemek veriyorsunuz. Şehit analarını bir yemekte toplayınca diyorsunuz ki görüştük onlarla, razılar. Nereden uyduruyorsunuz bunu? O yüzden referandum. Milletinizin önüne koyacaksınız. Milletiniz razı olacak. Millet eğer derse ki onaylıyorum, biz bir şey söyleyemeyiz. Eğer millet derse ki onaylamıyorum, siz bir şey diyemezsiniz. Hakem millet. Bedeli de ödeyen millet. Siz bedel ödüyor olsanız kimse size bir şey diyemez. Ama bedeli millet ödüyor. Bedeli millet ödüyorsa bedeli ödeyene soracaksınız.”