Aydın’ın Kuşadası ilçesinde, geleneksel körüklü çizmelerin son ustalarından biri olan 64 yaşındaki Mustafa Karpuzcu, 6 yaşında başladığı mesleğini 58 yıldır sürdürüyor. UNESCO Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Listesi’nde yer alan Karpuzcu, mesleğini geleceğe taşıyacak çırak bulamadığını, bu yüzden körüklü çizme zanaatının kaybolma riskiyle karşı karşıya olduğunu vurguluyor.
Ege Bölgesi’nde özellikle Efelerin giydiği körüklü çizmeler; günümüzde folklor ekipleri, tiyatro ve sinema prodüksiyonları ile geleneksel deve güreşlerinde kıyafetlerin tamamlayıcısı olarak kullanılmaya devam ediyor. Ancak usta sayısının giderek azalması, bu kültürel değerin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.
Kuşadası Bayraklıdede Mahallesi’nde 25 metrekarelik mütevazı atölyesinde çalışmalarını sürdüren Mustafa Karpuzcu, “Bu işe babam Mehmet Karpuzcu’nun yanında başladım. Sonrasında Şükrü Bıçakçı ve Necip Şenok’tan da çok şey öğrendim. Körüklü çizme tamamen el işçiliği gerektiriyor ve ciddi sabır istiyor. Üç çeşidi var: baklava körük, akordeon körük ve boğma körük. Deri henüz ıslakken şekillendiriliyor. Eskiden çok sipariş alırdım ama şimdi ayda ancak 7-8 tane yapıyorum,” dedi.
“Deri kokusuyla büyüdüm”
Mesleğini büyük bir tutkuyla sürdürdüğünü ifade eden Karpuzcu, en büyük kaygısının bu kültürel mirasın kendisinden sonra unutulması olduğunu söyledi. “Deri kokusuyla büyüdüm. Bu mesleğe çocukken gönül verdim, 64 yaşımda hâlâ aynı tutkuyla çalışıyorum. Ancak artık gençler bu tür zanaatlara ilgi göstermiyor. Kimse öğrenmek istemiyor. Böyle giderse bu çizmeleri yapan son kişi ben olacağım,” diye konuştu.
Karpuzcu’nun körüklü çizme ustalığı, sadece bir meslek değil, aynı zamanda yaşatılmaya çalışılan kültürel bir miras olarak öne çıkıyor.