Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Refik Saydam Ulusal Tıp Kültür Koleksiyonu Laboratuvarı, Türkiye'nin en eski ve aktif suş koleksiyonu olma özelliğini taşıyor. 1954 yılında kurulan laboratuvarda bugün 1371 adet bakteri suşu, 77 küf ve mantar suşu ile 2 parazit suşu otantik şekilde saklanıyor. Bu mikroorganizmalar; endüstride üretim, bilimsel araştırmalar, aşı çalışmaları ve tanı kiti geliştirme süreçlerinde kullanılıyor.
Laboratuvar, Türkiye’de resmi olarak bilinen 10 kültür koleksiyonundan aktif olarak çalışan tek merkez olma özelliğine sahip. Koleksiyon bünyesinde, 1964 yılında İstanbul’da boğmaca geçiren 6 yaşındaki Nursel adlı bir çocuktan alınan suş da hâlâ saklanıyor ve aşı çalışmalarında referans olarak kullanılıyor.
Laboratuvar Sorumlusu Uzman Dr. Demet Özyanar Yumuşak, mikroorganizmaların canlılığını yitirmeden ve değişime uğramadan korunmasının büyük önem taşıdığını belirterek şunları söyledi:
“Kültür koleksiyonları, mikroorganizmaların otantik yapılarının bozulmadan saklandığı merkezlerdir. Burada 1371 bakteri, 77 küf ve mantar ile 2 parazit suşumuz mevcut. Bu mikroorganizmalar, belirli prosedürler çerçevesinde araştırmacılara ve endüstriye temin ediliyor.”
Yumuşak, biyolojik çeşitliliğin korunmasının önemine de değinerek, kültür koleksiyonlarının biyogen kaynakların kaybolmaması için hayati rol üstlendiğini vurguladı.
“Türkiye'de eşi olmayan bir koleksiyon”
Dünyadaki ilk kültür koleksiyonunun 1890’da Çekya'da kurulduğunu aktaran Yumuşak, Türkiye'de ise Refik Saydam Koleksiyonu’nun 1954 yılında “Diagnostik Servis” adıyla kurulduğunu hatırlattı. 2001 yılında bugünkü adını alan koleksiyonun, ülkede benzeri olmayan bir kaynak olduğuna dikkat çekti.
“Suş” kelimesinin, patojen mikroorganizmalara verilen isim olduğunu belirten Yumuşak, bu canlıların yalnızca hastalık yapıcı değil, aynı zamanda bilimsel ve endüstriyel üretim süreçlerinde kritik öneme sahip olduğunu ifade etti.
“Nursel kızımızın suşu hâlâ kullanılıyor”
Dr. Yumuşak, laboratuvarda halen boğmaca, difteri, tetanos ve COVID-19 gibi hastalıklara karşı aşı ve test kiti geliştirmeye yönelik çalışmalar için suş desteği sağlandığını söyledi.
“1964’te boğmaca geçiren Nursel adlı bir kız çocuğundan alınan suş hâlâ koleksiyonumuzda bulunuyor ve aşı geliştirme çalışmaları için kullanılıyor. Bu, ülkemiz için çok değerli bir biyolojik hafızadır” dedi.
Yumuşak ayrıca kültür koleksiyonlarına yönelik yeni bir yönetmelik çalışmasının da hazırlandığını belirtti.