Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı son verilere göre, ülkenin toplam doğurganlık hızı 2024 itibarıyla 1,48’e gerileyerek nüfusun kendini yenileme düzeyi olan 2,1’in çok altında kaldı. Öte yandan yaşlı nüfus oranı yüzde 10,6’ya yükselirken, uzmanlara göre bu oran ilerleyen yıllarda daha da dramatik şekilde artacak.

2050’de her 4 kişiden 1’i 65 yaş üzerinde olacak

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Eryurt, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda karşı karşıya kalacağı nüfus projeksiyonlarına ilişkin önemli uyarılarda bulundu. Eryurt’un değerlendirmelerine göre, Türkiye’de şu anda yaklaşık her 10 kişiden biri 65 yaş üzerindeyken, 2050’ye gelindiğinde bu oran her 4 kişiden birine çıkacak. 2075’te ise her 3 kişiden birinin, 2100 yılında ise her 10 kişiden 4’ünün 65 yaş üstü olacağı tahmin ediliyor.

Prof. Dr. Eryurt, Türkiye’nin demografik dönüşümünün Batılı ülkelere kıyasla çok daha hızlı yaşandığını belirterek, “İngiltere’de doğum oranlarının 6’dan 1,5’e inmesi 200 yıldan uzun sürerken, Türkiye’de bu dönüşüm 60 yıldan kısa bir sürede gerçekleşti” dedi.

Büyükşehirlerde tablo daha da çarpıcı

TÜİK verilerine göre Türkiye genelinde toplam doğurganlık hızı 1,48 olarak ölçülürken, büyükşehirlerde bu rakam daha da geriliyor. İstanbul’da doğurganlık hızının 1,2’ye, Ankara ve İzmir’de ise 1,2’nin altına indiğini belirten Eryurt, özellikle yükseköğrenim gören kadınlarda bu oranın 1,2 çocuğa kadar düştüğüne dikkat çekti.

FETÖ’nün Dışişleri yapılanmasına operasyon!
FETÖ’nün Dışişleri yapılanmasına operasyon!
İçeriği Görüntüle

Projeksiyonlar, düşük doğurganlık senaryolarının gerçekleşmesi durumunda Türkiye’nin toplam nüfusunun 2100 yılına gelindiğinde 54 milyona kadar düşebileceğini ortaya koyuyor. Orta senaryoya göre ise Türkiye nüfusunun 93 milyon civarına ulaştıktan sonra azalma trendine gireceği öngörülüyor.

Aile yapısında köklü değişim

Doğurganlık hızındaki düşüş, Türkiye’de aile yapısını da dönüştürüyor. Eryurt’un paylaştığı verilere göre, ortalama hane halkı büyüklüğü 1950’lerde 6 kişi iken bugün 3 kişiye kadar düşmüş durumda. Tek kişilik hane oranı her 5 haneden birine ulaşırken, tek ebeveynli ailelerin oranı da yüzde 10’u aşmış durumda. Artan boşanmalar da bu tabloyu destekliyor. Eryurt, “Her 10 evlilikten 3’ü boşanmayla sonuçlanıyor. Bu da aile içinde rollerin farklılaştığını ve yeni bir denge arayışının yaşandığını gösteriyor” dedi.

“Doğumların yarısı 30 yaş üstünde gerçekleşiyor”

Prof. Dr. Eryurt, artan eğitim oranları ve değişen toplumsal değerlerin etkisiyle ilk evlilik ve ilk doğum yaşının da yükseldiğine işaret ederek, “Bugün doğumların neredeyse yarısı 30 yaş üzerinde gerçekleşiyor” dedi.

Çözüm için bütüncül yaklaşım çağrısı

Düşen doğum oranlarını artırmak amacıyla hayata geçirilen evlilik kredisi, doğum teşvikleri ve doğum izin sürelerinin uzatılması gibi önlemlerin önemli olduğunu belirten Eryurt, “Ancak kalıcı bir çözüm için ekonomik, sosyal ve kültürel faktörlerin de hesaba katıldığı bütüncül bir yaklaşım gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Haber Merkezi