Dünya

IAEA Başkanı Grossi: İran’daki nükleer tesislerde hasar!

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Başkanı Rafael Grossi, İran’daki nükleer tesislerin ABD ve İsrail saldırılarından etkilendiğini, bazı yerlerde lokal radyoaktif ve kimyasal salınımlar yaşandığını açıkladı. Ancak tesis dışındaki radyasyon seviyelerinde artış tespit edilmediği belirtildi.

Grossi, İran’daki nükleer altyapıya yönelik saldırıların ardından Viyana’da yaptığı açıklamada, “Söz konusu saldırılar sırasında, uranyum zenginleştirme ve dönüştürme tesisleri başta olmak üzere çeşitli nükleer alanlarda ciddi yapısal hasar oluştu” dedi.

Lokal sızıntılar var, çevreye etkisi yok

Zarar gören tesislerde farklı seviyelerde zenginleştirilmiş uranyum içeren lokal radyoaktif ve kimyasal sızıntılar tespit edildiğini ifade eden Grossi, bu durumun yalnızca tesis içinde tehlike oluşturduğunu söyledi. “Şu ana kadar tesis dışı radyasyon seviyelerinde herhangi bir artış gözlemlemedik. Komşu ülkeler veya çevre için radyolojik bir risk bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı.

Fordo ve Natanz hedefte

IAEA, ABD’nin 23 Haziran’da gerçekleştirdiği saldırıların özellikle Fordo ve Natanz tesislerine yönelik olduğunu değerlendirdi. Fordo’daki yer altı tesisin girişlerinden birinin vurulduğu, Natanz’da ise uranyum depolama alanının üzerindeki iki noktada füze kaynaklı delikler tespit edildiği bildirildi. Grossi, bu hasarların “kimyasal açıdan tehlike oluşturabilecek nitelikte” olduğuna dikkat çekti.

“Reaktörler hedef alınmadı”

Grossi’nin açıklamasında dikkat çeken bir diğer başlık ise İran’daki araştırma ve enerji reaktörlerinin hedef alınmamış olmasıydı. Bu durumun, “nükleer güvenlik açısından kritik bir sınırın aşılmadığını” gösterdiğini belirten IAEA Başkanı, “Olası bir radyolojik felaketin önüne geçilmiş olması sevindirici” dedi.

İş birliği yeniden başlıyor

İran’ın IAEA ile nükleer faaliyetler konusunda iş birliğini yeniden başlatma yönündeki açıklamalarını olumlu karşıladıklarını ifade eden Grossi, ajans müfettişlerinin sahada görev yapmaya hazır olduğunu bildirdi. “Uluslararası toplum, bu tür kriz anlarında şeffaflık ve teknik doğruluğa her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyor” dedi.