AK Parti Kızılcahamam Kampı, 11 Temmuz 2025'te başladı ve yarın sona erecek. Gözler ise bugün yapacağı tarihi konuşma için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a çevrildi.
Erdoğan konuşmasına başlarken dün hayatını kaybeden danışmanlarından Yiğit Bulut'a Fatiha okunmasını rica etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şunları söyledi:
"Aziz milletim, MKYK ile diğer merkez kurullarımızın kıymetli üyeleri, değerli milletvekilleri, aziz dava ve yol arkadaşlarım sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.
AK Parti İstişare ve Değerlendirme Toplantılarımızın 32'incisinde sizlerle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. AK Parti'nin büyümesi için aşkla koşturan tüm dava ve yol arkadaşlarıma selamlarımı yolluyorum.
Türkiye Yüzyılını kutlu bir şafak bilen her kademede fedakarca görev yapan tüm yol ve dava arkadaşlarımı hürmetle selamlıyor, Rabbim muhabbetimizi daim etsin diyorum.
12 vatan evladını, 12 kahramanı şehit verdik. Yüreğimiz dağlandı. Metan gazına maruz kalarak şehit olan Mehmetçiklerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Mevla rahmetiyle onları kuşatsın. Mekanları inşallah cennet olsun.
Dün son dönem insanlık tarihinin en utanç verici hadiselerinden biri olan Srebrenitsa soykırımının 30. yıl dönümüydü. Türkiye olarak bir daha benzer acıların yaşanmaması için Bosna Hersek'in ve Boşnak kardeşlerimizin yanında olmaya devam ediyoruz.
Tıpkı Boşnak kardeşlerimiz gibi medeni dünyanın gözleri önünde 22 aydır soykırıma uğrayan Gazze halkına da dualarımızı gönderiyor, onurlu mücadelelerinde yanlarında olacağımızı ifade ediyoruz.
Bir marka olan istişare toplantılarımızda düzenleyeceğimiz oturumlarımızda güvenlikten kalkınma, ekonomiden siyasete kadar farklı başlıklarda istişareler olacak. Ülkenin, milletin ve dünyanın gündemini meşgul eden konuların yanı sıra partimiz ve geleceğimiz açısından önemli hususları da iki gün boyunca mütalaa edeceğiz. İstişare toplantılarımızın ayırt edici özelliği ortak akla vesile olmasıdır. Katılımcı tüm arkadaşlarımız samimiyetin ve muhabbetin egemen olduğu demokratik bir ortamda görüşlerini sunacak, fikirlerini dile getirecek. Tenkit ve tekliflerini paylaşacak. İnşallah böylece hakikatin ışığı doğacak...
Her zaman daha iyinin, millete en güzel şekilde hizmet etmenin gayretinde olduk. Yapıcı eleştiriyi yolumuzu aydınlatan bir fener olarak gördük. İstişare bereketi artırır, feraseti kuvvetlendirir, ufku genişletir, dayanışmayı güçlendirir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şehitlerimizi unutmadık, unutmayacağız
Bundan 47 yıl önce 14 Ağustos 1984'te Siirtin Eruh, Hakkari'nin Şemdili ilçelerinde bölücü terör örgütü ilk eylemini yaptı. 2 askerimizi şehit verdik, 9 sivil vatandaşımız yaralandı. Bu tarihten sonra bölücü terör örgütü saldırılar düzenledi. Şehitlerimize ve hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız.
1984'teki ilk eyleminden sonra terör Türkiye'de her geçen gün tırmandı. O günden sonra nice hükümetler geldi. Hepsi de terörün kökünü kazıyacağız, dedi. Faili meçhuller, beyaz toroslar, yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan aileler yanlış uygulamalardan biriydi. Terörü bitirmek yerine büyüttü. Hataların bedelini hep beraber ödedik. Türkiye bu terör saldırılarıyla istikrarsız hale geldi. Ülkemizin huzuruna, birliğine, kardeşliğine çok büyük hasarlar verdi. Terörle 2 trilyon doları bulan faturayla karşılaştık.
Terörle mücadele silahlarımızı ürettik. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından FETÖ'yü tüm kurumlarımızdan temizledik. Terörle mücadeledeki engelleri kaldırdık. Bahçeli'nin çağrısıyla Terörsüz Türkiye için bir dizi adım attık. Fırsat penceresini değerlendirmek için çok hassas bir süreç yürüttük. Dün de örgüt aldığı kararı hayata geçirdiğini, merasim yaparak silahlarını bıraktı.
Türkiye Yüzyılı kapıları açıldı...
Dün itibarıyla 47 yıllık terör belası sona erme sürecine girmiştir. Türkiye gözyaşlarıyla dolu sayfayı dün itibarıyla bırakmaya başlamıştır. Bugün, unutmayın yeni bir gündür, tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün Türkiye Yüzyılı'nın kapıları ardına kadar aralanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti terörü bitirmek için her yolu denemiştir. Ancak hiçbirinde başarı sağlanamamıştır. Son dönemde takip ettiğimiz Terörsüz Türkiye projesi bir al-ver süreci değildir. Çok dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin onurunu gururunu çiğnetmeyiz.
Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Kimse korkmasın, kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz. İstikbalimiz için yapıyoruz.
Rant kapıları kapanıyor!
Terör en başından itibaren bir sektör ve ekosistem oluşturdu. Terör karşıtı gibi görünenler de nemalandı. Terör saldırılarından kendi kirli emellerine rant devşirmeye yeltendiler. Rant kapıları kapanıyor. Çıkarları zedeleniyor. Çünkü ellerindeki oyuncağı kaybediyorlar. Milletim bunları gördükçe çok daha güçleneceğimizi unutmasınlar.
Korku yayarak milletin yeşeren umutlarını kırmaya çalışıyorlar. Terör bitecek göreceksiniz, hepsi işsiz kalacak. Bugün terör biterken terör istismarı da bitmektedir.
Tarih sahnesine dün çıkmış bir millet değiliz
Türkiye kazanmıştır. Birliğimize, bütünlüğümüze, vatanımıza, milletimize, huzurumuza kast edecek hiçbir girişimin içinde olmayız. Böyle girişimlere asla ve asla müsaade etmeyiz. Türkiye Cumhuriyeti dimdik ayaktadır. Çok daha kuvvetlidir, onurludur, istikbali için düne göre çok daha umutludur. 41 yıllık parantez kapanmaktadır. Terör duvarı yıkılmaktadır. Aziz milletimizin her bir ferdi bu tablodan dolayı bayram etmeli.
Biz tarih sahnesine dün çıkmış bir millet değiliz. Her zamanda hem de zeminde uzun bir yürüyüş gerçekleştiriyoruz. Türklerin, İskitler ve Sakalar isimleriyle milattan önce 8. yüzyıldan bugüne tarih sahnesinde olduğunu biliyoruz. 751 yılında Talas Savaşı'nda Türkler kitleler halinde İslam ile tanıştılar ve Müslümanlıkla müşerref oldular. O günden itibaren Türk deyince Müslüman, Müslüman deyince de en çok Türk akla gelir. Mekke-i Mükerreme'den, Medine-i Münevvere'den sonra Semerkant, Buhara, Rey, Merv, İsfahan, Tebriz, Herat, Diyarbakır, Konya, Bursa, İstanbul, Ankara ve daha nicesi, Türklerin ve Müslümanların medeniyet merkezi, ilim merkezi, sanat merkezi, devlet merkezi oldular. Selçuklu orduları Bağdat'a, Şam'a, Malazgirt'e ulaşırken orada Kürt kardeşleriyle, Arap kardeşleriyle kaynaştılar. Malazgirt Zaferi, Kudüs'ün fethi, İstanbul'un fethi, Çanakkale savunması, İstiklal Savaşı, Türk, Kürt, Arap ve daha nice Müslüman halkın ortak savaşlarıdır, ortak zaferleridir. Binbir Gece Masalları'nın Bağdat'ını Türk, Kürt ve Arap inşa etmiştir. Kudüs'ü, Selahaddin Eyyubi'nin komutasında Türk, Kürt, Arap fethetmiştir. Şam bizim ortak şehrimizdir. Diyarbakır bizim ortak şehrimizdir. Mardin, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil, Halep, Hatay, İstanbul, Ankara bizim ortak şehrimizdir.
Bizler yani Türkler, Kürtler, Araplar ittifak yaptığımızda atlarımızın rüzgarı Çin denizinden Adriyatik'e serin esintiler yaydı. Unutmayın, atlarımızın şahlanışından coğrafyaya huzur yayıldı. Kılıç şakırtıları bu bölgeye barış getirdi. Kılıçlarımızı gerektiğinde kınından çıkarıp omuz omuza savaştık. Gerektiğinde hançerlerimizle bir dilim ekmeği üçe böldük. Gerektiğinde kılıçlarımızı, hançerlerimizi kınına koyduk. Kalemlerimizi çıkardık. Yeryüzüne, gökyüzüne, birbirimizin yüreğine 'Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah' hattını hep beraber kazıdık. Geçmişin tarihi sayfalarına bakın. İttifak yaptığımızda, atlarımızın, kılıçlarımızın, kalkanlarımızın, naralarımızın, tekbirlerimizin önünde hiç kimse duramadı. İttifak yaptığımızda medeniyetimizle, sanatımızla, ilmimizle, refah seviyemizle hiç kimse yarışamadı. Türk, Kürt, Arap eğer bir aradaysa, birse, beraberse, işte o zaman Türk vardır, Kürt vardır, Arap vardır. Ayrıştıklarında, bölündüklerinde, uzaklaştıklarında ise mağlubiyet vardır, hezimet vardır, hüzün vardır.
Ne zaman ayrıldık, kaybettik!
Moğol orduları acımasızca İslam beldelerini yıktı, çünkü Türk, Kürt, Arap ayrışmıştı. Haçlılar İslam beldelerine saldırdı, çünkü Türk, Kürt, Arap birbirinden kopmuştu. Birinci Dünya Savaşı'nı kaybettik, aramıza sınırlar çizildi, duvarlar örüldü. Kudüs'ü yitirdik, çünkü tefrika vardı. Ne zaman ayrıldık, kaybettik, yenildik. Ne zaman ittifak yaptık, o zaman tarihe istikamet çizdik.
Bugün Gazze'de, Filistin'de tarihin en acımasız, en vahşi, en barbar soykırımı icra ediliyor. Neden? Çünkü Türk, Kürt, Arap, tarih boyunca olduğu gibi bir araya gelip ittifak kuramıyor. Terörün nihai amacı Türkiye'yi bölmek değildi. Türkiye'yi bölmeye kimsenin gücü yetmez. Ama bizi oyaladılar, bize zaman kaybettirdiler, bize ekonomik kayıp verdirdiler, enerjimizi harcadılar. En çok da aramıza, Türk ile Kürt'ün arasına nifak sokmaya çalıştılar. Kim kazandı? 41 yılda kim kazandı? Terör baronları kazandı, terör sektörü kazandı. Kandan beslenenler kazandı. Türk, Kürt, Arap üzerine kirli hesapları olanlar kazandı. İşte bugün bu kirli oyunu, bu kirli tezgahı, bu nifak hareketini bozuyor, alt üst ediyoruz.
Tarih tekerrür ediyor. Bugün Türk ile Kürt, aralarında engel olmaksızın tekrar muhabbetle kucaklaşıyor. Rabbime hamdediyorum. Bugün Malazgirt ruhu, bugün Kudüs ittifakı, bugün İstiklal Savaşı'nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye'nin şafağı söküyor. Şimdi oturup konuşacağız. Silahlarla değil, şiddetle değil, kavga için değil, muhabbet için, kardeşlik için, aradaki terör engelini kaldırarak yüz yüze, gönül gönüle, ruh be ruh konuşacağız. Her meselemizi konuşarak çözeceğiz. Bu ülkenin her bir vatandaşı, ister Türk olsun, ister Kürt, ister Arap, ister Sünni, ister Alevi, sağcı, solcu, zengin, fakir, her bir vatandaşı bu ülkenin, devlet karşısında birinci sınıf vatandaştır. Unutmayın, Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak yuvası, ortak çatısıdır. 86 milyon biriz, beraberiz, ezelden ebediyete kadar kardeşiz. Tüm farklılıklarımıza rağmen hep birlikte Türkiye'yiz. 23 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz ve inşallah Türkiye bu mücadeleyi taçlandırıyor.
Sorunlar diyalogla çözülecek
Kürt kardeşim, meselen mi var? Arada silah olmadan, şiddet olmadan, terör olmadan oturup konuşacağız. Alevi kardeşim, sorunun mu var? Diyalogla çözeceğiz. İnanın soframıza bereket gelecek. Geniş Türkiye hanemize huzur gelecek. O bereketle, o huzurla her engeli aşacak, geleceğe yürüyeceğiz, geleceğe bakacağız. Unutmayalım, gönüller bir olunca sınırlar ortadan kalkar. İşte ilk adım olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir komisyon kuracak, sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatısı altında konuşmaya başlayacağız. Altını çizerek söylüyorum, Cumhur İttifakı olarak AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyetiyle de birlikte bu süreci evvelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız. DEM heyeti Meclis Başkanımızla dün görüştüler. Gazi Meclisimizin sürece sunacağı güçlü katkının, yürütülen çalışmaların başarısı açısından kritik önemde olduğu kanaatindeyiz.
İşte bu süreçte, rahmetli Sırrı Süreyya kardeşimizle, ardından Pervin Buldan hanımefendiyle ve Mithat Sancar'la yine bu hafta bir araya geldik. Oturduk, konuştuk. Beraber, birlikte bu yürüyüş için neler yapabiliriz, bunları konuştuk. Demek oluyormuş. Daha güzel şeyler olacak. İnşallah, mümkün olan en geniş katılımla, yapıcı ve kolaylaştırıcı bir yaklaşımla Meclisimizin de bu hayırlı süreci desteklemesini temenni ediyorum.
Burada şunu da tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum. Sadece Kürt vatandaşlarımızın değil, Irak ve Suriye'deki Kürt kardeşimin meselesi de, unutmayın, bizim meselemizdir. Onlarla da bu süreci görüşüyoruz, konuşuyoruz ve onlar da çok mutlu. Türkiye'deki bu gelişmeler, hele hele dünkü atılan adımlar Irak'ta çok farklı sesler meydana getirdi. Suriye'deki Kürt kardeşimin de huzur, barış ve emniyet içinde yaşaması bizim olmazsa olmazımızdır. Ve Türkiye Büyükelçisi biliyorsunuz, Suriye aynı zamanda sorumlusu, Suriye'nin aynı zamanda adeta temsilcisi. Onlar da Suriye'de görüşmeleri, toplantıları yaptılar ve oradan verilen mesajlar da gerçekten çok çok olumluydu, çok çok bizler için de sevindiriciydi. Böyle bir iklimin süratle oluşması için yeni Suriye hükümetiyle ve uluslararası ortaklarımızla çalışmayı sürdürüyoruz. Orada da terör defterinin kapanacağına, kardeşliğin kazanacağına, birlik, beraberlik ve bütünlüğün kazanacağına yürekten inanıyorum.
AK Parti, MHP ve DEM ortak hareket edecek
Şimdi AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, DEM, biz en azından üçlü olarak bu yola beraber yürümeye kararı verdik. Derdimiz var, dertliyiz. Derdimiz olduğuna göre, dertli olduğumuza göre el ele verdiğimize göre Allah'ın izniyle biz bu engelleri aşarız. Şunu herkes bilsin ki artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Musafaha edeceğiz, kucaklaşacağız, konuşacağız, birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz. Allah'ın izniyle el ele, gönül gönüle Türkiye yüzyılını birlikte inşa edeceğiz.
Terörün bitmesiyle Türkiye Cumhuriyeti devleti, unutmayın, eskisinden çok daha güçlü, çok daha özgüvenli olacaktır. Enerjimizi artık asli işimize vereceğiz. Kaynaklarımızı terörle mücadele için değil, kalkınma için, refah için, müreffeh ve muzaffer bir Türkiye için seferber edeceğiz. Türkiye kardeşlikle büyüyecek. Türkiye demokrasiyle güçlenecek. Türkiye istikrar ve güven içinde geleceğe yürüyecek. Göreceksiniz, çok farklı bir Türkiye'ye en yakın zamanda kavuşacağız. Şunun altını çizerek tekrar söylüyorum, biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlarız. Unutmayın, çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız. Ama sular tersine akmaz, akarsa da gereğini yaparız.
"Türk, düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür"
Kimse tedirgin olmasın. Türk, düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Kürt, Arap düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Acıları aşmak biliyorum kolay olmayacak. Acı hatıraları geride bırakmak elbette kolay olmayacak. Kayıplarımız şüphesiz geri gelmeyecek. Ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan Allah'ın izniyle bir daha ayrılmayacak. İnşallah annelerimiz gözyaşı dökmeyecek, evlat acısı yaşamayacak. Biz ne badireler atlattık, biz ne tuzakları aşıp bugünlere geldik. Yaralarımızı sarar, yolumuza çok daha güçlü, çok daha kararlı devam ederiz. Ülke ve millet olarak bu özgüvene, bu iradeye ziyadesiyle sahibiz. Hiç kimseyi incitmeden, üzmeden, kırmadan, sürecin hassasiyetine uygun şekilde, işin süratle nihayete ermesi için kolaylaştırıcı olacağız. Silah teslimini kurulan mekanizma vasıtasıyla titizlikle takip edeceğiz.
Şehit anaları, şehit babaları, ellerinizden öpüyorum ve diyorum ki hiç kimse şehitlerimizin aziz hatırasına el uzatamaz, onların mirasına leke süremez. Evet, müsterih olun. Gelinen nokta ile şehitlerimizin gayesi menzilini bulmuş olacak. Gazi kardeşlerim, müsterih olun. Gelinen nokta ile fedakarlığınız taçlanacak. Türkiye'yi buraya şehitlerimiz taşıdı, gazilerimiz taşıdı. Her birine minnettarız ve onların hatırasını asla çiğnetmeyeceğiz. Bugün söylenmesi gerekeni merhum Mehmet Akif 104 yıl önce müjdelemişti. Evet, dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal. Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Orduya, koruculara ve gazetecilere teşekkür etti
Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, bugünleri görmemize vesile olan kahraman ordumuzun kahraman mensuplarına, polis, jandarma, sahil güvenlik birimlerimize, teröre karşı en ön safta mücadele eden güvenlik korucularımıza, Milli İstihbarat Teşkilatımızın isimsiz kahramanlarına, muhterem gazilerimize ve şehitlerimizin değerli yakınlarına, yarım asırdır yaşadığı onca acıya rağmen bu topraklardaki ebedi kardeşliğine leke sürdürmeyen aziz milletime bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi'nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye, sağduyulu bir üslupla süreci sahiplenen DEM Parti heyetine ve özellikle merhum Sırrı Süreyya Önder'e, farklı kulvarda olsak da milli meselelerde milli duruş sergileme basiretini gösteren siyasi partilere ve aktörlere, sorumlu yayıncılık çizgisiyle sürece destek olan basın kuruluşlarımıza ve gazetecilere, ayrıca isimleri bizde mahfuz diğer arkadaşlarımıza bugün bir kere daha kalpten teşekkür ediyorum.
Güvenlik birimlerimizin çalışmalarına destek olan Irak Merkezi Hükümeti ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne de buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Cenabı Allah'tan bizleri umduklarımıza nail, bela ve musibetlerden emin eylemesini niyaz ediyorum. Bu duygularla bir kez daha 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum."