Antalya’nın tarihi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan Demre ilçesinden adını alan ve 65 kilometrelik uzunluğuyla kentin batı havzasının en önemli akarsularından biri olan Demre Çayı, kuraklığın ardından şimdi de kirlilik tehdidiyle karşı karşıya. Batı Toroslar’dan doğup Akdeniz’e ulaşan çay yatağında, sera atıkları ve zirai kalıntılar gözle görülür hale geldi.
Batı Toroslar’daki Akdağ, Alacadağ, Katrandağ, Kuhu Dağı, Gülmez ve Susuz Dağı’ndan beslenen ve yaklaşık 1000 kilometrekarelik bir su toplama havzasına sahip olan Demre Çayı, ilçenin içinden geçerek Akdeniz’e dökülüyor. Ancak bölgedeki örtü altı tarım faaliyetleri sırasında çiftçiler tarafından doğaya bırakılan ip, plastik, zirai ilaç kalıntıları gibi atıklar, çay yatağını kirletiyor.
“Metropol yaratmış bir kaynak”
Kaş Çevre ve Kültür Derneği Başkanı Ahmet Akoy, Demre’nin antik dönemdeki adının Myra olduğunu hatırlatarak, Demre Çayı’nın tarih boyunca bölgeyi besleyen ve medeniyetleri ayakta tutan bir kaynak olduğunu söyledi. Akoy, “Bu çay, Likya’nın en büyük kentini yaşatmış. Bugünse maalesef hem kuraklık hem kirlilik tehdidi altında” dedi.
Türkiye’nin ciddi bir su sıkıntısı yaşadığını vurgulayan Akoy, şu değerlendirmede bulundu:
“Ülkemiz su fakiri bir ülke. Antalya ve çevresi için 2050 sonrası için ciddi kuraklık öngörülüyor. Ülkenin neredeyse yarısı kuraklık riski taşıyor. Yalnızca Karadeniz bölgesi iklim krizine karşı nispeten avantajlı. Bu nedenle özellikle su havzalarının korunması, tarımsal faaliyetlerde atık yönetimi ve denetimin artırılması gerekiyor.”
Antalya’nın Avrupa’da çevre başkenti ilan edilmesine rağmen bu tür çevre sorunlarının hâlâ yaşanıyor olması ise çevre örgütlerinin ve yurttaşların tepkisine neden oluyor. Bölge halkı, yetkililerden çay yatağında denetimlerin sıklaştırılmasını ve temizlik çalışmalarının başlatılmasını talep ediyor.