Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Nevşehir'in Ürgüp ilçesinde düzenlenen Uluslararası Jeotermal Yatırım Zirvesi'ne katıldı. Burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin jeotermal enerji alanında önemli bir noktaya geldiğini vurgulayan Yılmaz, doğru stratejilerle bu alanda sadece bölgesel değil, küresel bir liderliğin de mümkün olduğunu ifade etti.
Yılmaz, elektrik talebinde önümüzdeki 10 yıl içinde yıllık ortalama yüzde 3,5’lik bir artış beklendiğini, yapay zeka ve veri merkezleri gibi teknolojik gelişmelerin bu ihtiyacı daha da artıracağını söyledi. Bu bağlamda, elektrik üretiminin yenilenebilir enerji kaynaklarıyla desteklenmesinin önemine değindi. Jeotermal enerjinin, rüzgar ve güneşten farklı olarak gece gündüz, dört mevsim üretim sağlayabildiğini hatırlattı.
“Yeşil dönüşüm, cari açığı azaltacak”
Yılmaz, yeşil dönüşüm sürecinin enerji verimliliğini artıracağını, yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanımını yaygınlaştıracağını belirtti. Bu sürecin, özel sektörün rekabet gücünü artırırken enerji alanında dışa bağımlılığı azaltarak cari açığı düşüreceğine dikkat çekti.
Avrupa Birliği’nde 2026'da yürürlüğe girecek sınırda karbon düzenlemesiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, Türkiye’nin kendi emisyon ticaret sistemini kurmaması halinde bazı sektörlerde ihracat yapan firmaların Avrupa’ya vergi ödemek zorunda kalacağını belirtti. Bu kapsamda yürürlüğe konan Emisyon İklim Kanunu ile Türkiye içinde bir emisyon ticaret sistemi kurulduğunu ve buradan elde edilecek gelirlerin sanayinin yeşil dönüşümünde kullanılacağını söyledi.
“Kurulu güç 40 bin megavata çıkarılabilir”
Jeotermal enerjinin yenilenebilir kaynaklar arasında daha fazla önem kazandığını dile getiren Yılmaz, 2024 itibarıyla dünya genelinde jeotermal kurulu gücünün 17 bin megavata ulaştığını, bu oranın önümüzdeki 25 yılda yüzde 3 ila 5 seviyelerine çıkmasının beklendiğini söyledi. Türkiye’nin şu an 1.734 megavatlık kurulu güce sahip olduğunu ve bu kapasitenin ilk etapta 40 bin megavata çıkarılabileceğini belirtti.
Bugün Türkiye’de 66 jeotermal santralin bulunduğunu aktaran Yılmaz, 150 ana tedarikçi ve yaklaşık 350 alt imalatçının oluşturduğu ekosistem sayesinde 50 bin kişilik istihdam sağlandığını kaydetti. Jeotermal enerji tesislerinde yüzde 55 oranında yerlilik sağlandığını ve birçok teknolojik bileşenin yerli üretimle karşılandığını ifade etti.
“Potansiyeli hızla hayata geçirmek istiyoruz”
Yılmaz, Türkiye’de jeotermal enerjiyle 160 bin konut eşdeğeri yapı ve yaklaşık 10 bin dekar seranın ısıtıldığını, Nevşehir’in bu alanda model şehir olma yolunda ilerlediğini söyledi. Türkiye'nin termal turizmdeki altyapısının 53 termal turizm merkezi ve 4 Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile güçlendiğini, 520'den fazla aktif kaplıca tesisinin yılda 20 ila 23 milyon kişiye hizmet verdiğini kaydetti.
2030’lara kadar termal turizm pazarının 100 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini belirten Yılmaz, Türkiye’nin bu pastadan daha fazla pay alması gerektiğini vurguladı. Ayrıca Sera Organize Tarım Bölgeleri yatırımlarının da hızlandırıldığını belirtti.
“Jeotermalin sessiz gücüyle entegre kalkınma mümkün”
Yılmaz, Türkiye’nin kapsamlı bir ulusal jeotermal stratejisi oluşturarak enerji, turizm, tarım, sağlık ve sanayi sektörlerini entegre bir vizyonla buluşturabileceğini söyledi. İzlanda ve Kenya gibi ülkelerle Ar-Ge işbirliklerinin artırılabileceğini ifade eden Yılmaz, yerel yönetimlerin projelerinin desteklenmesiyle jeotermalin kentsel ısıtma, termal sağlık, su verimliliği ve tarımsal uygulamalarda daha yaygın kullanılmasının mümkün olduğunu söyledi.