Antalya, Manavgat, Adana ve Adıyaman belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu isimlerle ilgili yürütülen adli sürecin ilgili Cumhuriyet başsavcılıklarının yetki ve sorumluluğunda devam ettiğini belirten Tunç, “Kuvvetli suç şüphesi oluştuğunda yargının sessiz kalması beklenemez” dedi.
Sosyal medya hesabı üzerinden açıklamalarda bulunan Tunç, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesine atıfta bulunarak savcılık makamlarının delil ve iddialar doğrultusunda resen harekete geçme yükümlülüğünü hatırlattı. Şüpheli konumundaki kişilerin savunma haklarının güvence altında olduğuna dikkat çeken Tunç, “Kamu görevi yürüten kişiler de dahil olmak üzere hiç kimsenin yargı denetimi dışında kalması söz konusu olamaz. Yargı önünde ayrıcalık olmaz” ifadelerini kullandı.
“Yargıya tehdit ve hakaret kabul edilemez”
Tunç, bazı çevrelerce yapılan “yargı bağımsız değil” eleştirilerine de sert tepki göstererek, “Devam eden bir soruşturmayı dosya içeriği bilinmeden ‘siyasi’ ya da ‘taraflı’ ilan etmek yargının bağımsızlığına zarar verir. Bu, kamuoyunu yanıltmaya yönelik sorumsuz bir yaklaşımdır” dedi.
Soruşturmaların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilişkilendirilmesini “mesnetsiz itham” olarak nitelendiren Tunç, bu tür açıklamaların anayasal düzene saldırı anlamı taşıdığını söyledi.
Yargı mensuplarına yönelik tehdit ve hakaret içeren beyanların hukuk güvenliğini zedelediğini belirten Bakan Tunç, “Hiç kimse kendini hâkim ya da savcı yerine koyarak hüküm veremez. Adil yargılanma hakkına gölge düşürecek tutumlara asla müsaade edilemez. Hukuka saygı duyan herkesin görevi, mahkemelerin kararını beklemek ve yargı sürecini baskı altına almaya çalışmamaktır” dedi.